efe-9
Mesaj Sayısı : 175 Yaş : 33 <b>Ruh Hali</b> : Rep Puanı : div class="js-kit-rating" view="score" path="" title="" permalink=""></div><script src="http://js-kit.com/ratings.js"></script> Kayıt tarihi : 29/06/08
| Konu: New York un Kralı PATRICK EWING Ptsi Haz. 30, 2008 1:32 pm | |
| 1973 yılında ailesi Jamaika’dan A.B.D.’ne (Cambridge, Massachusetts) göç ettiğinde Patrick Ewing henüz 11 yaşındaydı. Basketbolu burada öğrendi. Cambridge’de Rindge Latin Lisesi’ne devam ederken lise takımını 3 kez eyalet şampiyonluğuna taşıdı. Bu başarıları ile daha lise öğrencisi olmasına rağmen “Sports Illustrated” dergisine ve “New York Times” gazetesine konu oldu. Artık birçok üniversite coach’unun gözü bu iri cüsseli gencin üzerindeydi. Coach’u Mike Jarvis bu yetenekli gencin iyi bir üniversitede eğitim almasını ve basketbola ciddi yatırım yapan bir üniversite takımında oynamasını istediği için tam 150 üniversiteye referans mektubu yazdı. Jarvis mektubunda daha 6 sene önce bu ülkeye gelen ve büyük bir aşama kaydeden bu gencin çok çalışkan olmasına karşın akademik hayatında zorluk çektiğini ve kendisi ile özel olarak ilgilenebilecek eğitmenlere ihtiyacı olduğunu yazdı. Bu mektuplar kısa bir süre sonra basketbol gündemine oturdu ve “Ewing Letter” (Ewing Mektubu) olarak anıldı. Jarvis’in bu gayretli yaklaşımı bazı çevrelerce yanlış anlaşılıp Ewing için kötü yakıştırmalar yapılmasına sebep olsa da 80 üniversite bu başvuruyu olumlu cevapladı. Sonuçta Ewing Georgetown Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okumaya karar verdi ve başkent Washington’a taşındı.
Georgetown Üniversitesi’nden tüm zamanların en iyi ribaundcusu (toplam 1316) ve blokcusu (toplam 493) ve yine tüm zamanların en iyi ikinci skoreri (toplam 2184 sayı) olarak ayrılan Patrick Ewing Georgetown’ı dört yılda üç kez NCAA (Amerika Ulusal Kolej Ligi) finaline taşıdı. 1984 yılında üniversitesi (Georgetown Hoyas) NCAA şampiyonu olurken kendisi de en değerli oyuncu (MVP) seçildi. Aynı yıl (ve daha sonra 1992 yılında) A.B.D. Basketbol Milli Takımı ile Olimpiyat Şampiyonluğu da yaşayan Ewing 1985-86 sezonunun başında New York Knicks tarafından ilk turda ve ilk sırada draft edildi. Bu aynı zamanda oyuncu seçiminde uygulanan ilk piyango sistemiydi ve Patrick Ewing de bu sistemle seçilen ilk NBA oyuncusu olarak tarihe geçti.
NBA Ligi’nde geçirdiği ilk sezonun ardından, 1986 yılında, 20,0 sayı ve 9,0 ribaund ortalamaları ile yılın çaylağı (rookie) ünvanını kazandı. 1989-90 sezonunda sayı (maç başına 28,6), ribaund (maç başına 10,9), blok (maç başına 4,0) ve şut yüzdesi (0,551) kategorilerinin tümünde ilk 6 sırada yeralan tek oyuncu oldu ve aynı sezon “All-NBA First Team” takımına seçildi. O yıldan sonra da başarıları artarak devam etti ve (1988 ve 1997 yılları arasında) 10 kez ard arda olmak üzere 11 kez “NBA All-Star” takımına seçildi. 1997 yılında “NBA Ligi’nin En Büyük 50 Oyuncusu” arasında gösterildi. Şu anda ard ard 15 sezon formasını giydiği New York Knicks takımının gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu durumunda: Knicks takımında tüm zamanların toplam maç (1039), süre (37586 dakika), sayı (23665), ribaund (10759), blok (2758) ve top çalma (1061) istatistiklerinde ilk sırada bulunuyor. Seattle Supersonics (2000-2001) ve Orlando Magic (2001-2002) takımlarında geçirdiği son 2 sezonla birlikte ulaştığı istatistikler ile toplam sürede ve sayıda (sırasıyla 40594 dakika ve 24815 sayı) NBA Ligi’nin tüm zamanlar sıralamasında 13. sırada, şut isabetinde (9702) 10. sırada, serbest atış isabetinde (5392) 18. sırada ve blokta (2894) 4. sırada bulunuyor.
Bu tabloda eksik olan tek şey ise Ewing’li yıllarında Knicks’in bir şampiyonluk yaşayamamasıydı. İşte o yıllarda Ewing’i hedef alan bazı görüşler bu noktada yoğunlaşıyordu. 1973 yılından beri şampiyonluk göremeyen New York halkı, Ewing’in gelişiyle birlikte her yıl “bu yıl neden olmasın?” umuduyla lige başlıyordu ama takıma katıldığı 1985 yılından beri Knicks’i zirveye taşıyamaması Ewing’i haklı haksız eleştirilerle karşı karşıya bırakıyordu.
Wichita State Shocker takımı ile NCAA tarihinde aynı sezon (1984-85) hem sayı (maç başına 27,2) hem de ribaund (maç başına 14,8 ) istatistikleri ile ilk sırada yeralan tek basketbolcu ünvanını elinde bulunduran ve 1992 yılında New York Knicks formasını giyen forvet oyuncusu Xavier McDaniel Knicks’in şampiyonluğu için Ewing’in iyi oynamasının yeterli olmayacağını düşünenlerdendi. Xavier, şampiyonluk için her maça şartlanmış olarak çıkmak gerektiğini, istikrarlı oyunu sezon boyu sürdürebilecek bir kadroya ihtiyaç olduğunu söylüyordu. 1994 NBA finallerinde Houston Rockets formasını giyerken Knicks’e karşı mücadele eden Sam Cassell de Patrick Ewing’in Knicks’i şampiyonluğa taşımak için tek başına mücadele etmek zorunda kaldığına kanaat getirmişti ve Xavier gibi (o yıllarda) Chicago Bulls’u tahtından indirmek için birden daha çok sayıda yıldız oyuncunun biraraya gelmesi gerektiğine inanıyordu.
1993-94 sezonunda 57 galibiyet ve 25 mağlubiyet ile (Atlanta Hawks ile birlikte) Doğu Konferansı’nın en iyi galibiyet yüzdesine ulaşan Knicks şampiyonluğa da en çok o yıl yaklaşmıştı. Konferans yarıfinalinde Chicago Bulls ile eşleşen ve Chicago’yu ancak yedinci maçta geçebilen Knicks, Konferans finalinde Indiana Pacers’ı (yine 7 maça uzayan serinin sonunda) yenerek NBA finalini Houston Rockets ile oynadı. Seride 3-2 öne geçmesine rağmen son iki maçı (86-84 ve 90-84’lük sonuçlarla) kaybeden Knicks için bu final tam bir trajedi oldu. 82 normal sezon maçının ve playoff maçlarının tümünde forma giyen ve başarılı bir grafik çizen Ewing kaçan bu şampiyonluğun tek sorumlusu gibi gösterildi. Taraftarlar ve medya onun başarılarını unutup insafsızca üzerine gittiler. Bir sonraki sezonun başlarında bile bazı taraftarlar protestolarını sürdürdü. Tüm olanlara rağmen Ewing onlara saygısını yitirmedi, ‘ıslıklayacaklarsa maçlara gelmesinler’ demekle yetindi.
Aslında Ewing’e karşı takınılan bu tavır 1960’lı yıllarda Philadelphia 76ers’ın efsane oyuncusu Wilt Chamberlain’e yöneltilen suçlamaları anımsatıyordu. O yıllarda pop müzikte Beatles ne ise basketbolda Bill Russell’lı Boston Celtics oydu; kadrolarında tam 7 “Hall of Fame” oyuncusu vardı ve rakiplerine her yönleriyle ağır basıyorlardı. İşte herkesin kabullendiği bu güç dengesizliğine rağmen Wilt Chamberlain eleştirilerden kendini kurtaramıyordu. 1990’lı yıllarda da Chicago Bulls’un New York Knicks’e galip gelmesi olağan olmuştu ama aynı kaderi Ewing yaşıyordu, benzer acıları o çekiyordu.
Wilt Chamberlain’in Jerry West’i, Kareem Abdul-Jabbar’ın Magic Johnson’ı, Shaquille O’Neal’ın Kobe Bryant’ı vardı ama Patrick Ewing’in -kendisine şampiyonluk yüzüğü taktıracak- bir takım arkadaşı hiç olmadı. Oyunu ve kalbi büyük bu dev adamın başarı dolu kariyerini gölgeleyen işte bu şanssızlığıydı. | |
|